Gönderen: 7.Samuray | 20 Haziran 2017

“Kiev”

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

4 milyon insan yaşıyor burada dediler. İnanasım yok. Bir şehir bir ormanın ortasında kurulu olabilir mi? Bir şehir bu kadar yeşil olamaz, dersin ama Kiev’den sonra olur. Hava bu kadar güzel, temiz olamaz, dersin ama Kiev’den sonra olur. Uçağın penceresinden sabahın köründe, halsiz hareketsiz şehri ilk defa gördüm. Kendimi ilk defa hem güvende hem de Türkiye dışında bir yere aitmişim gibi hissettim. Normalde bilmediğim bir dil, alfabe ve kültürle karşılacağım. Normalde burası yeni bir ülke. Başıma neler gelecek bilmiyorum. Korkmam, tedirgin olmam lazım. Oysa o ilk karşılaşmadan sonra içim ferahladı.

Türkiye’deki havaalanı’nda hiçkimse yok, bütün evraklarım tastamam, uçağa beş saat var. Pasaport kontrolünü geçip Kiev uçağına kadar uyurum diyordum. Hiçkimsenin olmadığı bir kuyrukta devlet memurunun, “ıslak imza olmalı, e-imza olmaz” geyiği yüzünden bekletildim. Neyse ki görevlilerden biri iyi niyetle gerçekten yardımcı oldu. İki saatin sonunda geçtim. Artık yurtdışına çıkarken memleket insanına eziyet etmeseler iyi olurdu.

Kiev’de ise:
-where are you come from?
+Ankara!

Soru, cevap ve pasaportumun kaşelenmesi arasında 15 saniye oynadı. Neyse işin romantik kısmını, kendi ülkemde suçlu psikolojisiyle yurtdışına çıkışımı bir kenara bırakırsam, dört gece kalıp muhteşem anılarla döndüğüm bu şehirden herkesin aslında aradığı ama bulamadığı sorulara cevap olsun diye bu yazıyı yazıyorum. Havaalanından başlayacağım, çünkü bu kısım sizin rahat bir şekilde seyahat etmeniz için önemli. Yazıyı okudunuz. Gereken notları aldınız. Eğer Kiev’e gidip dönerseniz en azından aşağıya yorum bırakmanızı bekliyorum. Böylece doğruluğunu da teyit etmiş olurum. Hem de “iyi ki yazdım, böylece birilerine yardım etmiş oldum” derim.

1) Boryspil  Havalanı‘nda Pasaportunuza kaşe basılıp size “Kiev’e hoş geldiniz” dendikten sonra havaalanından çıkmak için sakın ama sakın acele etmeyin!!
Neden?

Çünkü şehre ulaşmak için `Grivna`lazım. [Ukrayna yerel para birimi yazıldığı gibi okunan Grivna‘dır] Bu yüzden havaalanından hemen çıkmayın. En fazla 50 dolarınızı burada bozdurun. Çünkü kur farkı dünyanın bütün havaalanlarında düşüktür. Şehirde daha iyi bir rakama paranızı bozdurabilirsiniz. Unutmayın bazı yerler 20 veya 40 dolar gibi rakamları bozmayacaktır!  [Bozuk param yok mazeretinden dolayı]

Önemli Not: Türk parası hiçbir işinize yaramaz. Türk parası bozmuyorlar. Bunu unutmayın. Türk parası işinize yaramaz.
[Sanırım yeterince tekrar ettim]

Devam edelim… Eldeki dövizi/parayı şehre sizi ulaştıracak kadarını bozdurdunuz. Durun hele. Hemen çıkmayın. Bekleyin bi havaalanında, aceleniz ne? Size yabancı bir ülkede en az para kadar lazım olan diğer şey nedir?
Bingooo, bildiniz!
İnternet!

O hâlde havaalanından çıkmadan halledebileceğiniz diğer konuya geldim. Grivna‘mız var. Havaalanındaki döviz bürosundan hallettik. Şimdi Pasaport kontrolden sonra, çıkıştan hemen önceki kapıda, solda… Güzel hanımların çalıştırdığı bir stand var. “Vodafone, lifecell…” gibi şirket hatları satılıyor. İçlerinden birini seçin. Ben 8 GB internet, konuşma ve mesaj paketi olanından aldım. Yanlış hatırlamıyorsam 120grivna [15tl] falandı. Telefonu kızlara verin. Üç firma içinden sizin seçtiğiniz Ukrayna hattını şakır şakır telefona takıyorlar. Türkiye hattınızı da çok güzel bir şekilde sarıp size veriyorlar. Artık Türkiye’ye dönene kadar Ukrayna içinde kullanabileceğiniz telefon ve elbette internetiniz var. Kimlik ibrazı vs hiçbir şeye gerek kalmadan bu işi de hallettiniz. Türkiye’ye dönünce kol gibi fatura derdi yok. Daha ne olsun?

Önemli Not: Diyelim ki havaalanında hat almayı unuttunuz. Şehirdeki alt geçitlerde bazı dokunmatik ekranlı zamazingolar göreceksiniz. Ondan da hattı alabilirsiniz. Ama tavsiyem işi oraya bırakmayın. Havaalanından çıkmadan önce halledin. Akıllı telefonlarınız navigasyon konusunda artık bir işe yarasın. Çünkü internetin sadece Facebook’taki “beğen”leri takip etmek için kullanılmadığını, nasıl bir özgürlük sağladığını tam da o an anlayacaksınız. Artık şehrin her tarafına istediğiniz gibi gidebilmek için gereken anahtarınız[internetiniz ve paranız] var.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Sırada Ulaşım var.

2) Gitmeden önce telefonunuza “Uber”i kurun. Nasıl kullanıldığını öğrenin. Şehir zaten çok ucuz. Uber, sizin ulaşım masrafınızı taksi olarak dolmuş parasına çevirecek. Uber‘i unutmuyoruz!

Yalnız gidiyorsanız ve İbis Otel City Center çevresinde kalacaksanız, Uber‘e havaalanında güvenmiyorsanız “Skybus” otobüslerini kullanın. Saat başı kalkan bu otobüsleri havalanından hemen çıkışta göreceksiniz. İbis Otel City Center merkez noktamız olsun. Haritada uzak görünen bir yerdeyseniz bile “Skybus” kullanın. 80 grivna[10tl] ile sizi Vokzalna Tren istasyonu‘na götürüyor. Otobüslerde, bizim Havataş gibi, para toplanıyor. Görevliye gideceğiniz yeri söyleyin.

Önemli Not: Havaalanı ya da tren istasyonlarında, tıpkı bizim Türkiye otogarlarında, tıpkı Moskova havaalanlarında gördüğüm simsar tipli elemanlar göreceksiniz. Size “hadi bir kiii bir kiiii hemen kalkıyor! Nereye gidiyorsun güzel abicim/ablacım?” tadında yaklaşacaklardır. Cevap vermeyin, muhattap almayın, yolunuza devam edin. Zaten kimse size bulaşmaz. Bizim otogarlardaki gibi zorlama yok. Ayrıca nerede ne yapacağınızı, nereye nasıl gideceğinizi biliyorsunuz. Bu özgüven sizi uçurur. Vokzalna Tren istasyonu‘ndan gideceğiniz yer yürüme mesafesiyse artık internetiniz olduğuna göre navigasyon/harita kullanarak, yürüyerek veya isterseniz  Uber taksiyi çoook ucuza kullanarak gidebilirsiniz. Yazdıklarım yalnız gezginler içindi. Güvende ve kalabalıkta hissetmek önemli.[Dönüşte taksi kullanacağınızı düşünüyorum. Şehri öğrenmiş olacaksınız çünkü]

Eğer iki veya daha fazla kişiyseniz tavsiyem otobüs değil taksi. Döviz ve sim kart işini hallettikten sonra taksi için “Uber“i kullanın. Çünkü gideceğiniz yerin maliyetinin kişi başı beş[5] tl’ye bile düşme ihtimali var. [Kişi sayısına göre değişir].

Yalnızlara havaalanında Uber’i tavsiye ederim ama şehrin merkezine önce varıp sonra kullanmanın kendini daha güvende hissettireceği kanaatindeyim. Bir daha gidersem Uber‘den şaşmam!

Önemli Not: Şehirde ucuz olan taksiler Uber kullanınca  gerçekten çok daha ucuz. Anlatınca olmuyor. Metroyu gezin ama taksiyle gezin diyesim var. Örnek vereyim, Tarlabaşı‘ndan Sabiha Gökçen Havaalanı’na taksiyle gideceksiniz[270 Grivna=36TL] Komik bir rakam gibi değil mi?

Her taksi yolculuğunuzdan sonra 5 veya 10 Grivna fark çıkarsa çok takmayın. Çıkmıyor genellikle. Ama kötü ihtimali düşünün. Çıktı diyelim. Madem gezmeye geldiniz, biraz rahat olun. Bu yüzden taksicilerle tartışıp kendi canınızı sıkmayın. [1 tl=8 Grivna diye düşünün]

Nerede ne yenir, nerede nasıl gezilirden daha önemli bir konu varsa bence ulaşım ve internettir. Bu konuda seyahat blogları detaylı yazmıyor. Can sıkıcı bir durum. Bu yüzden mümkün mertebe detaylı yazdım. Gelelim diğer mevzulara. Yemekler, gezilecek yerler, içecekler vs.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Gezilecek yerler…
3) Elbette her şehrin iki yüzü vardır. Biri kış biri yaz. Kışını bilmem ama Kiev şehrinin haziranı muhteşem. Yağmur bir yandan, sıcak ama süper güzel hava bir yandan… Mutlaka ama mutlaka gitmeniz gereken ilk yer Kiev’in Finüküleri. Şöyle yemyeşil bir tepeye çıkıp, o tertemiz havadan şehri izliyorsunuz. İnsanlar, insanlar var ya, sevgililer, eşler, çocuklu aileler, arkadaş grupları, bir kaç yabancı, insanlar o tepeye çıkıyor finükülerle. Tertemiz, yemyeşil… Hele bir de sıcak havada yağmura denk gelirseniz… Kimsenin kaçıştığı yok, gür yapraklar zaten sizi yağmurdan korur. Siz o dinginliği ve huzuru orada hissedin. Şehrin sokaklarını arşınlayın, tamam burası bir Budapeşte ya da Prag değil ama yahu bu kadar fakir bu kadar ucuz ama güzelim parklar ve sokaklar, şirin binalar… Bunlar nasıl oluyor da nasıl oluyor be kardeşim?

Maidan Nezalezhnosti‘a gideceksiniz madem bari sadece meydanla sınırlı kalmayın. Heykellerin arka caddelerini gezin. Böylece Turuncu Devrim’in ayak izlerini sürer, çok keyifli restourantlar keşfedebilirsiniz.

Rodina Mat‘a[Mother Motherland] gidin. Devasa heykelin heybeti altında cesaret aşılayan heykelleri görün. Rodina Mat Meydanı‘nda duran tankları da göreceksiniz. Ama asıl olay heykelin altındaki “2. Dünya Savaşı Müzesi”. O meydanda heykellerin cesaret aşılayıcı duruşları vardı ya, müzedeki kalıntılar ve fotoğraflarla elbette yerini “Sikerim savaşınızı, beni çağırmayın, ben yokum”a bırakır.

Peçersk Lavra, kiliselerin olduğu, sanırım UNESCO tarafından da korumaya, dünya mirası listesine alınmış bir yer. Yeraltında kiliseler var. İçeride fotoğraf makinesi veya kamera yasak. Girerken mum almayı unutmayın. Çünkü hem tek sıra halinde hem de karanlıkta labirent gibi bir yere giriyorsunuz. Kapadokya’nın yeraltını görenler ne demek istediğimi anlar. Ama cidden burası çok dar ve boğucu. “Lavra” denmiş çünkü aziz kişiler veya dini büyüklerin labirentlere yapılan bölmelerde/raflarda cenazeleri var. Kapalı kutuda tabi.

Mykola Syadristy Microminiatures Museum, Peçersk Lavra’nın içinde, harbiden insana iyi ki burayı ziyaret ettim dedirten bir müze. Müzeleri gezmeyi hobi olsun diye severim. Yine de birinci amacım her zaman şehrin kendisidir. Bu müzeyi ise gerçekten sevdim. Sovyet döneminin en büyük sanatçılarından biriymiş Mykola Syadristy. Hatta dünyanın bir çok yerine davet edilen bu zat-ı muhterem Türkiye’yi de ziyaret etmiş. Sineğin ayağına altından yapılmış çarıklar. İğne deliğindeki kervan, saç kılının ucuna yapılan resimler vs. Normal şartlarda gözle görülemeyecek eserler var. Kiev’e ikinci ziyaretimde[Aralık 2017’de] burayı gördüm ve yazıya eklemek gerektiğini düşündüm. Aşağıya bir kaç fotoğraf ekliyorum.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Aziz Sophia Meydanı/Katedrali görülmeli. Opera binası ve Golden Gate zaten bu meydana yakın. Yani bir kombo yapabilirsiniz. Botanik Park ve Şevçenskiy Parkı gezin. Caddelere sıçrayan sincaplar görürseniz şaşırmayın. Çünkü şehir gerçekten ormanın ortasında. Dinyeper Nehri‘ne yakın bir tur atın. Metro sudan çok daha ucuz. Metroyu kullanmayacaksanız da bilet[pul] alıp en azından içini bir turlayın. Devasa derin ve harbiden eski. Moskova’yı görenler bi dejavu yaşayacaktır. Aslında Kiev’de dolaşırken kendimi Moskova’da gibi hissetsem de Kiev’i daha çok sevdim. Çünkü hem daha yeşil hem de çoook çoook ucuz. Ayrıca yeraltı geçitlerini kullanın. İçerisinde bir sürü küçük market göreceksiniz. Kahvaltılık çörek vs’den elektronik eşyalara kadar… İstanbul Karaköy-Galata-Eminönü’ndeki yeraltı dükkanları gibi. Tabi bunlar şehrin her yerinde var. Arena City adlı yere gittim. Ama sıktı beni. Sevmedim ambiansını. İçinde otelden gece kulüplerine, alışveriş mağazasına kadar bir çok şey var.

Gidemediğim, yapamadığım bir kaç şeyi ekleyeyim:

  • Gidemedim, içimde yara, dert… Aşk Tüneli… Ama buna iki gün ayırmanız gerekir. Şehirden uzakta. İyi bir plan yapıp gitmelisiniz.
  • Yapamadığım diğer şey: yanarım yanarım… Zip-line Kiev. Şehrin diğer yakasına heyecan dolu bir yolculuk vaadediyor-du!
  • Kiev Kuruclarının Anıtını [Bir gemi/teknede biri kadın 4 kişi] unuttum,  görmek istiyordum. Olmadı.
  • Tabi ki Çernobil Turu. Yapamadım. Ah ulan para, gözün kör olsun!
    [Otellerde bu tur için rezervasyon yaptırılabilir]

Önemli Not: Adlarını yazdığım özel yerlerin doğru yazılışını internetten arayıp bulun. Biraz Türkçeleştirerek yazdım çünkü. Mesela finükülerin bulunduğu bölge yine özel bir isme sahip. Bu yüzden gideceğiniz her yeri liste yapıp sonra yola çıkmanız zannımca size avantaj sağlayacaktır.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Gelelim Yeme İçmeye:
4) Bir defa Türkiye’de yaptığınız doğru davranış Kiev’de kesinlikle yanlış olacaktır. Bir mekâna dışarıdan bakıp “Burası kesin pahalıdır, en iyisi İçeri girmeyeyim!” demeyin. Tavsiye, kesinlikle girin. Zaten menülerde seçenekler ve fiyatları var. Eğer benim yazdıklarım sizi yanıltıyorsa, çıkın mekândan. Yemezsiniz, olur biter. Fakat bir örnek vermek şart oldu:

Türkiye’de iki kişi akşam yemeğine gideceksiniz, iftara ya da sevişme yemeğine. Mekânı ortalama bir yer seçtiniz. Hesabınız en az 100tl’dir. Bakın en az diyorum. Kiev’de ise en pahalı yerlere gittim. İspanyol ve İtalyan restourantlarına gittim. En kralı İspanyol’du. Hayatımda ilk defa Tapas yedim. Çok beğendim. İçeceği, salatası, Tapas’ı… iki kişi 537grivna[72tl] hesap ödedim. Türk lirasını da yazdım. Çünkü Grivna’yı yazınca çok görünüyor. Grivna’yı 8’e böl cancağızım. Bu ne anlama geliyor? Denemek isteyip de “Pahalı ulan, el insaf” dediğiniz bütün yemek türlerini Kiev’de rahatlıkla deneyebilirsiniz demek. Tamam, benim gibi dürüm seviciler için Tapas hiçbir şeydir ama İstanbul’da o içeceğe daha fazlasını vermişliğim var. Anladınız değil mi? Ayrıca yiyeceğiniz tatlılardan içeceklere, yemeklere kadar her şey gerçekten ya belli bir standardın üzerinde ya da çok lezzetli.

  • Ekşi sözlük’teki yorumların birinde “Naturlih” diye bir yerde “Çernobil” adlı içecekten bahsedilmişti. Maidan‘a yakın. İçecek yazarın dediğinden daha fazlası. Kesinlikle muhteşem güzel. Sonra yine giderim dedim ama zaman kısıtlıydı. Ayrıca 1 tane Çernobil içmek yeter.
  • Kahveleri kesinlikle on numara. Rastgele girin bir yerden için. Yerli içeceklerden[yaban turpundan yapılandan] uzak durun. O ne öyle amk!
  • Kiev Tavuğu’nu mutlaka deneyin. Çok iyi. Ekmek de isteyin, benim gibi doymayacağınızı düşünüyorsanız isteyin.
    [“Shynok” adlı yerel lokantayı tavsiye ederim. Açıkçası en pahalı yemeğim de buydu. Ama değdi]
  • Kahvaltının birini otelde yaptım. Aslında baya Türk lokantası var. Onlardan bir iki tanesi fena değil. Denenebilir.
  • Qırım[Kırım] lokantasına gittim. Maidan‘da. Çi börek yedim. Bi de helal muhabbetti var. Bence kuzu kıymalısı on numaraydı. Kesinlikle doyurucu vs ucuz.
  • Vian diye bir yer var. Gerçekten hoş bir yer. Açıkçası biriyle tanışacaksanız Vian’ı tavsiye ederim.
  • Marlboro Touch 3,5tl. Bat dünya bat!
    [Yemin ediyorum şuraya üzgün surat koymamak için zor tutuyorum kendimi]

Önemli Not: Marketlerin içerisinde çoğu kez döviz bürosu oluyor. Sigara veya alkol alacaksanız[Türkiye’de yol masrafımı çıkarırım diyorsanız] işinizi havaalanına bırakmayın. Büfeler genellikle 11:00 veya 11:30’dan sonra kapalı. Bu yüzden gece sigarasız kalma ihtimaline karşı kaldırımlardaki küçük büfelerden sigaranızı temin edin. Alkol tüketen veya satan biriyseniz mutlaka havaalanından önce alın. Havaalanındaki Duty Free‘ler şehre göre çok pahalı. Kiev’den alırsanız yol paranız kesin çıkar.  [Kaç şişe alkolü ve sigara kartonunu Türkiye’ye getirebileceğinizi araştırın. Dönerken faturalarınızı unutmayın. Ben  herhangi bir şey alıp getirmedim. Ama şimdi düşününce hata. Alıp burada paraya çevirebilirdim] 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Konaklama konusunu eklemezsem eksik kalır:
5) Yalnız gidenlerin ilk önce otel tercih edip, kendini güvende hissetmek istemesi normal. Lâkin Kiev’e vardıktan sonraki en büyük pişmanlığım stüdyo/apartman dairesi kiralamamaktı. Eğer yalnızsanız ve çekinceleriniz varsa eyvallah. Ama eğer birden fazla gezginseniz kesinlikle apartman dairesi kiralayın. Maliyeti çok ucuz. Dikkatlice araştırırsanız şehrin tam merkezinde çok ucuza kalabileceğinizi anlayacaksınız.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Can alıcı noktaya geldim. Hahaha kadınlar, kadınlar ve kadınlar…. Elbette herkesin merak ettiği nokta bu. Anlatacağım ama lütfen erkekler, üzerinizdeki şu hırbo ve hayvan kıyafetini bir kenara bırakın. En sevdiğim ya, yerimm ben yerim. Sanırım bu noktadan sonrasını hanımlar okumak istemeyebilir. Ama bence okuyun. Sizin de merak ettiğinizi düşünüyorum.

Bir defa Türkiye’den gittiğiniz için 3-0 yeniksiniz. Bunu sadece kadınlar özelinde söylemiyorum. Çünkü Ukraynalıların bakışları, bazen sahte gülümsemeleri, bize “Siz hayvansınız” dedirtiyor. Haklılar mı? Ne yazık ki “Evet”. Bu gözler aleni bir şekilde, hem de hayvanoğlu hayvan sarkıntılık gördü. Bildiğin taciz! Bunu yapan ne yazık ki bizim ülkeden hırbonun biri. Havaalanı görevlisine yaptı. Gitmeden önce internette okuduklarım da bunu zaten onaylıyor. Bu sadece bir örnek.

Moskova’da gördüğüm şey burada da geçerli. Kadınlar hayatın yarısından fazlasını kaplıyor. Bir yerde üç kişi çalışıyorsa ikisi kadın. Bizim toplum istediği kadar Nataşa muhabbeti yapsın, kadınları bizim buradaki erkeklerden bile daha eşit daha özgür. Bu yüzden hırboluğu bir kenara bırakın ve saygılı olun. Eğer internetten veya herhangi bir şekilde biriyle tanıştıysanız ve buluşacaksanız lütfen çiçek alın. Doğru dürüst giyinin. Göreceksiniz, o zaman sizinle doğru dürüst iletişime geçeceklerdir. Çünkü siz, sizden önce gidip “zikelim zokalım” tadında, parasıyla tur atmış siyah takım elbiseli, beyaz çoraplı, tespih ve yumurta topukluların mağdurusunuz. Ama bunu düzeltme, hem de çok güzel hatıralarla dönme şansınız var. Tabi bu yazdıklarım gerçekten zor şeyler. Çünkü bir kadın ve erkeğin doğru dürüst nasıl tanışıp ilişki/iletişim kurduğu hakkında toplum olarak yetersiz olduğumuz için önünüze bir fırsat çıkıyor. Aklınızı z.kinizden uzak tutup muhabbet ediniz. Güzel bir yemek yiyiniz. Doğru dürüst ilişki kurmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayınız. Böylece hem saygınlığınızı korumuş hem de “ilişki kurmak” hakkında ders almış olursunuz.

İnsanlar dünyanın her yerinde, özellikle “yabancı”ya yardım etme konusunda, artık eminim ki hemen hemen aynıdır. %5’i size cevap vermez. %5’i sizi dolandırmaya ya da kandırmaya çalışır. %90’ı size yardım eder. Türkiye’yi düşünün! “Ulan bu mahallede adamın götünden kan alırlar Kamil, kan!” dediğiniz yerler ya da bu tarz düşündüğünüz insanlar yok mu? Kiev’de de durum farksız. Sabahlara kadar gönül rahatlığıyla dolaşabilirsiniz. Sadece nereye gideceğinizi, yolunuzu bilin yeter. Ayrıca özellikle genç kesim[Erkek veya Kadın] yabancılara yardım etme konusunda hevesli. Hem de güleryüzle… Boktan İngilizcemle iletişim kurduysam, çok güzel hatıralarım oluyorsa emin olun her türlü iletişim kurabilirsiniz. İlişki kurmaktan anladığınız sadece zikmek zokmaksa o zaman buraya kadar boşa okudunuz/geldiniz, bu bir. İkincisi gece kulüpleri hakkında bir fikir edinecekseniz, hiç denemedim. Gitmedim. Şehri çok sevdiğimden buna zaman ayırmadım. Gitmeden önce okuduğum yazılarda özellikle bazı kulüplerin Türkler tarafından istilaya uğradığı, seks işçileriyle buluşma mekânı olarak bu kulüplerin popüler olduğu yazılıyordu.

Bir de anlatmasam olmaz gidenlerin birbirini tanımama muhabbeti beni gülme krizine soktu. Başka bir ülke olsa “Vay hemşommm” diye birbirine koşturacak insanlar sanki herkes Türkçe değil de farklı bir dil konuşuyormuşçasına birbirinden uzak duruyor ya, hahaha aha buna bittim ben. Çünkü herkes “günah” ve “suç” işlemek için geldiğini düşünüyor. Ya da suçluluk duygusundan birbirinden kaçıyor. Ya da suç işliyor olum. Ne bileyim ben! İstisnaları vardır. Ama ben görmedim.

Son Bir Şey Daha:
Ne var burayı bi hayırsever okusa, 500 bin dolar verse, şu memuriyeti bırakıp dünyayı dolaşmaya çıksam. Yok mu koca dünyada bi sponsor? Keşke çok param olsa da gezsem. Eğer bir gün hayatıma biri girerse kesinlikle sevdiğim insanla burayı ziyaret ederim. Çünkü ev veya arabam olsun istemiyorum. Öğrenmek, görmek, bilmek, keşfetmek… şu kısa hayatımızda, küçücük dünyamızda bundan daha değerli bir şey düşünemiyorum. Daha açıklayıcı olsun diye size tavsiyem önce kendinize yeni şeyler keşfedeceğinize dair bir şans verin. Sonra da dünyanın iyi insanlar da barındırdığına, kadınların kutsal olduğuna dair bir inanç geliştirin. Bakın, her şey ama her şey daha güzel olacak.
Adios!

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 


Yanıt

  1. mükemmel bir yazı olmuş..deneyimleriniz cok guzel..temmuz sonunda bende tek başıma gideceğim kieve…teşekkürler

    • Şimdiden iyi seyahatler dilerim.

  2. Gerçekten güzel bir yazı olmuş.2 gün sonra ben de gidiyorum yararlı bilgilerinizi kullanacağım.
    Teşekkürler.

  3. Yazınızı baştan sona okudum. Bir hafta sonra yanlız başıma bir haftalık bir tatil yapacağım. Kadınlar için gitmiyorum, aylardır araştırmama rağmen haala istediğim cevapları alamamıştım. Bu yazı baya faydalı oldu, ayrıca kaleminizi çok beğendim diyebilirim :) Açıkcası garantici biri olduğum için baya tedirgindim, içime birazda olsa su serptiniz teşekkürler :)

    • Eyvallah. Keyifli tatiller dilerim:)

  4. Yarın kısmetse yalnız başıma gidiyorum , inanın araştırma e kendimi sağlama konusunda başarılıyım kalacağım hotele haritadan bakıp yorum atanlar arasında iki türke instagramdan konuşup bilgi almış olarak ekşi sözlükte ve sizin bilginizi bir kağıda not ettim ve şimdi gitmeye hazırım herşey için teşekkür ederim umarım birgün hayallerinize kavuşursunuz .

    • Eyvallah. Keyifli seyahatler dilerim.:)

  5. İki arkadaş kiev e gitmek istiyoruz merak ettigim kimlikle giriş yapılabiliyor ama havaalanında pasaport işleminden bahsetmişsiniz pasaportumuz yok çıkartmamız gerekiyor mu ?

    • Yeni(çipli) kimliklerle gidilebiliyor. Ama yeni kimliğiniz yoksa pasaport şart. Eski kimliklerle girilemiyor.


Yorum bırakın

Kategoriler